25 Haziran 2013 Salı

Karanfil

Karanfil atanı tutuklatır. Kurşun atanı bırakır
bunlar.
*
Duran’ı yakalar.
Vuran’ı salar bunlar.
*
Tweet atanı hapse atar.
Slogan atanı içeri tıkar.
Mermi atanı korur bunlar.
*
Pankart açana kelepçe takar.
Ateş açana sahip çıkar bunlar.
*
Madımak canilerini savunurlar.
Sonra da belediye başkanı olur, milletvekili olur,
bakan olur bunlar.
*
Eminim biliyorsun Ethem...
Mesele o polis değil aslında.
O da kurban.
Sen hayatını kaybettin.
Onun da hayatı karardı.
Onun anacığının da ciğeri tutuştu.
Onun arkadaşları da matemde.
Vicdanı zonk zonk zonkluyordur şu anda. Pişmanlığı,
keşkeleri çığlık çığlığa çınlıyordur zihninde ama...
Ne fayda.
O da yandı Ethem, biliyorsun.
*
Sen kaynakçıydın...
Onu kor ateşe maşa yaptılar.
*
Canını sıkanı hedefe koyar...
Canımıza sıkanı sıvazlar bunlar.


Ethem - Yılmaz ÖZDİL

Hükümetin akil adamı o kavramı açıkladı

Hükümetin seçtiği akil adamlardan Celalettin Can, Başbakan Erdoğan'la yapacağı görüşmeden önce Vagus tv'den Candan Yıldız'a konuştu.

Bahçeli: Besmele çekmesini sadece sen mi biliyorsun

MHP Başkanı Devlet Bahçeli grubunun toplantısında konuştu. Erdoğan'ın bizim bir besmelemiz yeter sözlerine cevap veren Bahçeli, "Müslümanları birbirine düşürme bir besmele çekmeyi bilen sen misin?" diye cevap verdi.

Kaynak.

Atatürk'ün bilinmeyen yönleri.OKU-OKUTTUR.

Atatürk'ü bir kez daha saygıyla anıyoruz. Her yönüyle öylesine farklı ki en iyi tanıyorum diyenlerin bile onun hakkında bilmediği çok şeyin olduğunu sanıyorum. Ege Üniversitesi tarafından hazırlanan Az Bilinen Yönleriyle Atatürk kitabını okudukça, resmi söylemlerin çok ötesinde farklı bir Atatürk'le karşılaşıyorsunuz.
Sayfaları çevirdikçe, çocuk sevgisinden hayvan sevgisine, aile sevgisinden arkadaş sevgisine, güzel sanatlardan sofra kültürüne kadar, adam gibi bir adamla yüzleşiyorsunuz.
Atatürk ağlar mı? Ağlamış, hem de için için? Peki hangi konuda, nelere ağlamış? Kitapta bu ayrıntılarıyla ele alınıyor. Neden evlenmiş? Neden boşanmış? Çocukları çok sevdiği halde neden evlatlıklarla yetinmiş? Kaç manevi çocuğu olmuş? Bunları nasıl seçmiş? Dava arkadaşlarına vefa borcunu nasıl ödemiş? Sanata, sanatçıya nasıl bakmış? Eğitimle, bilimle, dinle arası nasılmış? Öylesine farklı ayrıntılar var ki bir solukta okuyorsunuz. Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne bu değerli çalışması için canı gönülden teşekkürler.

Köpekleri çok severdi
Bu aralar, belki de bir köpeğimizin olmasının verdiği duyarlılıkla Atatürk'ün köpeklere olan ilgisini ve anılarını büyük bir ilgiyle okudum. Değişik dönemlerde farklı köpekleri olmuş. Bir ara kedisi de varmış. Ama içlerinde onu en etkileyen Foks'muş.
Yalova kaplıcalarına gittiğinde seyyar fotoğrafçıdan 50 liraya satın almış. Sabah gezisinde fotoğrafçı Hasan Efendi'nin sehpasının altında görüp beğenmiş. Bunu sezen Hasan Efendi hediye etmek istemiş ama kabul etmemiş. Parasını vermiş, almış.
O bir sokak köpeğiymiş ama Çankaya Köşkü'ne geldikten sonra yaşamı her şeyiyle değişmiş. Atatürk nerede, o orada. Atatürk'ün yatak odasında, karyolasının ayak ucunda kendisi için özel olarak diktirilen bir minderde yaşarmış. En önemli görüşmelerinde bile hep onun yanında olurmuş.
"Atatürk'ün Foks'a düşkünlüğünü bilen bazı kimseler, sofrada çok zaman onun bahsini açarlar, sadakatinden, büyüklüğünden dem vurup neslini üreterek memlekete yaymayı teklif ederlerdi. Dalkavukluğuyla dikkati çekenler, Foks'un asil kandan geldiğini söyleyecek kadar ileri gidip 'Köpek değil, adeta insan. İnsandan da akıllı' derlerdi..."
Atatürk, Foks'un ne yiyip ne içtiğinden, ne zaman çiftleşeceğine kadar hemen her şeyiyle yakından ilgilenirdi. Ama gün gelir, Foks'la yolları ayrılır. Köşke ikinci bir köpek gelmesini kıskanan Foks, bir gün kendisini kaldırmak isteyen Atatürk'ün elini ısırır. Bunun üzerine bir aylık bir gözetime alınır. Ardından yeniden Atatürk'e karşı büyük bir bağlılık ve sevgi gösterir. Ama yakınları "Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez" diyerek, ilaçla sonsuza dek uyutulması için Atatürk'e ısrar ederler. İzin verdi mi vermedi mi bilinmez ama Foks o günlerde öldürülür.
Atatürk bir süre sonra Foks'la Atatürk Orman Çiftliği'nde yeniden karşılaşır. Ama bu kez camekan içinde. Bedeni doldurulmuş cam gözlü köpeğine fazla bakamaz. "Ben onu sevmiştim. Böyle görmek istemem. Kaldırın onu" der ve ekler:
"Her ısırana kızılmaz. Foks can acıtmak, fenalık yapmak için ısırmamıştır..." Foks'un doldurulmuş cansız bedeni, ertesi gün hemen kaldırılır. Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda muhafaza edilen Foks, Anıtkabir'de Genel Kurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 26 Ağustos 2002'de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nde sergilenir. Hâlâ orada.

İşte Başbakan'ın Alevi karnesi

1) Bu "çapulcular" ifadesi gündemin birinci sırasına yerleşti. RTE, "biz bir kaç tane çapulcunun..." diyerek, gençlere yüklendi. Arkasından destek verenler biz de çapulcuyuz dediler.
Hatta Bülent Arınç, çok kızarak (!), çapulcu dediği için Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi.
Nereden çıktı bu ifade diye sorabilirsiniz. Emin olun RTE bu ifadeyi kendi bulmamış. Bir "yakınından" almış. Yani yakın derken ideolojik anlamda yakın diyorum.

“Erdoğan en sert eleştirileri hak ediyor “

Gezi gösterilerinin etkisiyle Türkiye ile AB ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar New York Times gazetesinin başyazısına konu oldu.

ABD’li gazete, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gösterilere “acımasız” müdahalesinin bazı Avrupalılara Türkiye’nin AB üyeliği hedefini sorgulamak için “yeni bir bahane” verdiğine dikkat çekerken “Sayın Erdoğan mümkün olan en sert eleştirilere hak etti ancak Türkiye’nin AB üyeliği, NATO üyeliği gibi, stratejik bir gereklilik” değerlendirmesinde bulundu. New York Times gazetesi, “Türkiye’nin AB Hedefi” başlığını kullandığı başyazısında Başbakan Erdoğan’ın “göstericilerle siyasi bir uzlaşıyı aramayı reddettiğini”, polisi protestocuları “gaz, tazyikli su ve plastik mermiler ile bastırmaya yönlendirdiğini” öne sürdü ve olaylar sırasında binlerce kişinin gözaltına alındığını, en az dört kişinin öldürüldüğünü de kaydetti.

AB’den flaş Türkiye kararı

Bakan Davutoğlu: Faslın açılmaması için bir engel görmüyoruz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Faslın açılmaması için bir engel görmüyoruz” dedi....

Erdoğan'ın damadı buna ne diyecek

Odatv'nin 12 Haziran'da gündeme getirdiği Başbakan Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın üst düzey yönetici olduğu Çalık'ın SİT alanına yaptığı villalar TBMM gündemine geldi. CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, haberimizi de hatırlatarak, Erdoğan'a villaların SİT alanına yapılmasına verilen izinde etkisi olup olmadığını sordu.


24 Haziran 2013 Pazartesi

Sen kimsin Başbakan

Emine Ülker Tarhan: “Sen kimsin Başbakan”
“Dindar nesil” sözlerine tepki gösteren Tarhan, “Dindarlık ölçme cihazın varsa çıkar da görelim” diye seslendi. Tarhan, “Bunları bir promterden okuması, daha vahim” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, parlamento, demokrasi adına çok karanlık günler yaşadıklarını savundu. Türkiye’nin darbelerden çok çektiğini, çok şey gördüğünü ifade eden Tarhan, askeri ya da sivil çok fark etmediğini, darbecilerin uygulamalarının devam ettiğini öne sürdü.

Yaşanan tehlikeyle karşılaşacaklarını Gençliğe Hitabe’nin kendilerine söylediğini ileri süren Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
...
‘DEMOKRASİ MİLİTANLARI’

“Gençliğe Hitabe’yi, ulusal bayramları yasaklamaya çalışmaları da bundan. Bizim onlar gibi öfke nöbetlerimiz, nefretle pusu kurma, rövanş alma hırsımız yok. Bizim halkımızdan başka güvenebileceğimiz herhangi güç yok, okyanus ötesi güç yok. Kimsenin dindarlığı, dini, diyanetiyle alakadar olamayız. Beşerin kutsalla ilişkisini ölçmeye çalışan kişilere saygı da duymayız, ölçmeye kendimizi de mezun görmeyiz. Halkı ayrıştırmak için fitne tohumları ekmeyi asla makul görmeyiz. Biz böyle insanlara inat; fikri, vicdanı, irfanı hür çocuklar, gençler yetiştirmeye, demokrasinin militanlarını yetiştirmeye devam edeceğiz. Güç karşısında eğilip bükülmeyen, güçlünün uşağı olmayan, ruhu kuş gibi özgür, sorgulayan gençler yetiştirmeye devam edeceğiz. Zihnini tembihleyip, pasifize edeceğiniz eşya değil bizim çocuklarımız Başbakan.

‘SEN KİMSİN?’

Nesiller üstüne tahakküme meraklı bu Başbakan’a sormak istiyorum, sen kimsin Başbakan? Anne- babalarının bile inancında, kimliğinde, düşüncelerinde yetkisi sınırlı olan çocuklarımız üzerinde senin ne hakkın olabilir? Bizim adımıza, nesiller üzerinde nasıl hak iddia edebilirsin, sen kimsin Başbakan? Senin isteklerin, bizim ve çocuklarımızın istekleri değilse ne olacak Başbakan? Dindarlık ölçme cihazın varsa çıkar da görelim Başbakan. Varsayalım ölçtün, senin ölçme cihazını kabul etmeyen çocuklarımıza ne yapacaksın Başbakan? Yoksa karşılarına 5’er 10’ar bin kişilik kara gömleklilerini mi salacaksın, söyle de öğrenelim. Yetmez ama evetçiler, siz bu Başbakan ile hâlâ mutabık mısınız? Başbakan’ın son söyledikleri bir cinayettir. Üstelik bunları bir promtere yazılı metinden, hece hece, sindirerek okuması, taammüden cinayettir.”

ulusalkanal.com.tr

Ethem'in katilini serbest bırakan hakime "adamsın" dedi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde görev yapan Memur Suçları Soruşturması Bürosu Müdürü Zeki Ünalmaz, Ethem Sarısülük'ü vuran polis memurunu tutuksuz yargılanması gerektiği yönünde kararı veren hakimi, "adamsın ellerinden öpüyorum" diyerek kutladı.

Kaynak

Polis kadınları çırılçıplak soyarak aradı

+1 TV'de Gazeteci Banu Güven'in sunduğu programa katılan avukatlar Gezi Parkı eylemlerine katılıp gözaltına alınan kadınlara polisler tarafından çırılçıplak üst araması yapıldığı söyledi.
Programa katılan avukatlar Efkan Bolaç ile İlknur Alcan, Gezi Parkı Eylemleri'ne 31 Mayıs gecesi ilk defa katılan ve gözaltına alınan kadınların erkek polisler tarafından çırılçıplak üst aramasına maruz kaldığını ifade etti. Gözaltına alınan bir genç kızın da üstüne 10 polis bastırarak zorla parmak izi alındığını belirten avukatlardan Efkan Bolaç; "Kızın omurunda ve boynunda zedelenme var. Bu aramalar ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduk" dedi.

Kaynak

Erdoğan'ın bir 'marjinal' olarak portresi...

Gezi Parkı'nda barışçı bir eylem yapan gençlerin üzerine sabahın beşinde gaz bombaları, coplar ve tazyikli sularla giden polisin “kahramanlık destanı yazdığını” söyleyen, “Polise talimatı ben verdim” diyen “Başbakan Erdoğan”, muhalefette siyaset yaparken polisle neler yaşadı, polise neler söyledi?

Kaynak

Disk Sarısülük için iş bırakıyor

Ankara'da polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük için başta DİSK olmak üzere bağlı sendikalar bugün sokaklara çıkma kararı aldı. (Hürriyet)

Vaaz'iyet


Vergide abidik gubidik işler


Başbakan’ın Kazlıçeşme mitinginde siyasi dile soktuğu “abidik gubidik” numaralar, asıl Maliye’nin 3 şirketle yaptığı vergi uzlaşmasında yaşandı.

Kaynak

Murat Belge: Benden buraya kadar

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Akil İnsanlar Heyeti Üyesi Murat Belge, bugün yayınlanan köşe yazısıyla bu görevinden istifa ettiğini açıkladı.


Kaynak

Türkiye için AB bitti

 
Gezi Direnişi vesilesiyle Avrupa’da yeniden alevlenen Türkiye’nin AB’ye katılım tartışmaları bazı gerçekleri çok net bir şekilde göz önüne seriyor.

Gezi Direnişi bir yandan Türkiye'nin AB'ye katılımını destekleyenler için olumlu bir gerekçe olarak gösteriliyor, Avrupan'nın savunduğu değerleri de içine alan büyük bir demokrasi hareketi olarak algılanıyor ve diresçilerinin bu nedenle desteklenmesi ...gerektiği vurgusu yapılıyor.

Bu görüşte olanların söyledikleri hemen hemen AB büyükelçisi ve Piyanist Fazıl Say'ın Türkiye'nin AB üyeliği ile yaptığı açıklamalarıyla örtüşüyor.

Fazıl Say, Gezi Direnişi vesilesiyle "Türkiye AB'ye giremez, girmemelidir" diyen Almanya Başbakanı Angela Merkel'e şöyle bir yanıt vermişti: "Ben şahsen buna üzüldüm. Buna en çok Türkiye'deki Gezi Park direnişçileri, özgürlükçüler, doğacılar, demokratlar, batılı Türkler, Türkiye'deki laikler üzülmüştür."

KAFA KARIŞIKLIĞI İYİ NİYETİNDEN

Fazıl Say yüreğiyle, zekası ve yaratıcılığıyla hiç kuşkusuz Türkiye'nin en önemli değerlerinden biridir. Demokrasi hareketi içerisinde, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğünün gelişmesinde aydınlık görevini en ön saflarda çok iyi bir şekilde yerine getirebilen bir sanatçı. Ama buna rağmen Say’ın AB konusunda kafasının karışık olduğu görülüyor. “Türkiye AB'ye giremez” diyen Merkel'i eleştiren Say aynı anda "ben açıkçası çok da büyük bir AB hayranı değilimdir" diyebiliyor. Say şöyle devam ediyor: "AB'nin pek çok sorunu zaten var. Bunu benden çok daha iyi, siz bilirsiniz, anlatmama gerek yok...Ama, Avrupa Birliği oluşumunu , sadece "iyi niyetli" yaklaşımlarla ele almak gerektiğini düşünenlerdenim. Türkiye de, her açıdan , bu "iyi niyetli" formülün parçasıdır, parçası olmalıdır, olması dünya barışı için iyi olur..."

Fazıl Say’ın kafa karışıklığı belli ki “iyi niyetli”liğinden kaynaklanıyor. Diğer yandan ise Gezi Direnişi Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı çıkan „kötü niyetli“ ırkçı ve emperyalist güçlerce yeni bir koz olarak kullanılıyor. Direnişçilere karşı orantısız şiddet kullanan polis, AKP hükümetinin otoriter yönetim tarzı, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğünün yetersizliği Türkiye'nin AB'ye katılmasının önünde olan en büyük engel olarak gösteriliyor. Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı lobicileri ırkçılıkla suçlayan Almanya'nın güçlü kalemlerinden Felix Dachsel Gezi Parkı ile yeniden alevlenen Türkiye'nin AB katılımını „taz“ gazetesinde şöyle yorumluyor: "Vahşileşmiş Başbakan Erdoğan'ı AB katılımını baskı aracı olarak kullanarak hizaya getirmek isteyenler, büyük bir yanılgı içerisindeler ve onun halen Avrupa'ya yönelik bir politika izlediğine inanmaktalar. Ama bu kesinlikle yanlıştır. (...) Erdoğan’ın Avrupa ideallerini benimseme, özerklik ve ifade özgürlüğünü kabul etme koşullarıyla AB'ye katılmak istemesi artık hiç olası görülmüyor: O, insan haklarıyla AVM arasında karar vermek zorunda kaldığında kararını hep AVM için verecektir. AB'nin Türkiye'ye sırtını çevirmesi sadece Erdoğan ve taraftarlarına yarayacaktır."

Hem Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı çıkanların hem de katılımı onaylayanların haklılık payı vardır elbette. Ama iki taraf da şunu çok iyi anlamak zorunda: Avrupa Gezi’yi tartışırken maalesef yanlış varsayımlar üzerinde tartışıyor.Zira; tartışmalar (bazı istisnalar dışında) halen;

1. Türkiye'nin AB'ye katılma isteği yanılgısı temelinde konuşuluyor.

2. AB'nin özgürlük, insan hakları, demokrasi gibi bir takım değerler üzerine kurulu güvenilir bir birlik olduğu inancıyla yürütülüyor.

3. Atatürk düşmanlığıyla yapılıyor.

Bun nedenle; Avrupa Birliği oluşumunu "iyi niyetli" olarak ele almak ister istemez çelişkili sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor.

TÜRK HALKI İÇİN AB BİTMİŞTİR

Türk halkı bir zamanlar Fazıl Say gibi özgürlük, insan hakları, demokrasi gibi değerlerin savunucusu olduğunu ileri süren AB'ye ve AB katılımına son derece olumlu bakmıştı.Fakat bu yaklaşım bir yanılgıya dayanmaktaydı. Böyle olunca AB bir yandan Türkiye'yi oyalama taktikleri, diğer yandan ırkçı ve Müslümanları hedef gösteren çizgisiyle Türk halkının azımsanmayacak bir kısmını seriatçı yobaz AKP'nin kucağına itmiştir. AB’ye inanan diğer kesim ise koca bir hüsrana uğramıştı.

Özgürlük, insan hakları, demokrasi gibi değerlere inanan Türk halkı, artık inandıkları değerler için mücadele ederken başkalarından medet ummadan mücadele etmeye mecbur olduğunu görmüştür.

AB'nin tutumuna halen iyi niyetli bakanlar için vurgulayalım:

1. Türkiye'de, özellikle Gezi direnişçileri arasında AB sürecinin samimiyetliğine inanan kimse kalmamıştır.

2. Silah satan, etnik grupları ayrıştırak çatışmaları körükleyen ve kışkırtan, enerji ve diğer yeraltı kaynaklarını kontrol edebilmek için eli kanlı diktatörlere göz yuman, gizli programlarla hem kendi halkını hem de dünya halkını tüm evrensel kanunları ezerek ispiyonlayan, uluslararası mahkemelerde olsa olsa sadece Afrikalı siyah diktatörleri yargılayabilen ırkçı bir AB, inandırıcılığını tamamen kaybetmiş durumdadır.

Son olarak tarihi bir gerçeği belirtmekte yarar var:

AB'nin ilk temelleri 1951 yılında atılırken sadece ve sadece iktisadi nedenlerden dolayı atılmıştır. AB'nin daha sonraki genişleme sürecini de hiçbir zaman özgürlük, insan hakları, ifade ve düşünce özgürlüğü, eşitlik gibi hümanist kaygılar belirlememiştir. Zira; AB oluşumu tamamen emperyalist, kapitalist ve ırkçı temellere dayanmaktadır. Gezi halkının artık savaş çığırtkanlığı yapan, milyonlarca insanın katledilmesine neden olan, eli kanlı diktatörleri ve teröristleri yaratıp destekleyen ve silah tüccarlığı yapan işgalci ve haydut ülkelere veya oluşumlara tehhamülü kalmamıştır. Avrupa’da devam eden katılım tartışmaları hızlı gelişen dünyaya ayak uyduramayan, yönünü bulamayan ve elde edilen refahı muhafaza edemeyeceğini anlayan kitleleri teselli etmek ve oyalamak amacıyla sarf edilen yapay kimlik oluşturma çabalarıdır. Avrupa Birliği kendi kendine gelin güven ola dursun. Türk halkı için AB bitmiştir. Türk halkı kararını vermiştir. Gezi Direnişi şu günlerde Türk halkının bağımsızlık ihtiyacını ortaya koymuştur. Bu bağımsızlık özlemi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk halkına ve özellikle Türk gençliğine bıraktığı bir nasihattir. Bu özlem sonsuz ve evrenseldir.

Atilla Coşkun

Odatv.com

AKP Kaynıyor

Ahmet Takan AKP içerisinde yaşanan Bülent Arınç-Erdoğan geriliminin boyutlarını köşesine taşıdı:

Ortada bir Tayyip Erdoğan-Bülent Arınç kapışması olduğu gerçek. Hem de AKP’de en üst ve sağlam kaynaklardan da teyit ettirdim.

Haber üzerinden kapışanlara “kavgayı bırakın yahu” demeyeceğim, çünkü benim işim değil.
...
Araştırmacı-soruşturmacı ve sorumlu gazetecilik gereği elde ettiğim sağlam bilgilerle sizlere AKP tarihinde bugüne kadar yaşanmamış büyüklükteki Tayyip Erdoğan-Bülent Arınç krizinin son halini aktaracağım.

O zaman!.. “Muhteşem”in fikirlerinin ve düşüncelerinin değiştirilip dönüştürüldüğü son ABD yolculuğuna tekrar göz atalım.
Hatırlarsınız, ekipte yer alan Bülent Arınç, kavganın ayyuka çıktığı cemaatin tekrar gönlünün kazanılması için Fethullah Gülen Hoca’yla özel bir görüşme yaptı.

“Muhteşem” ile Arınç arasında ilk ciddi gerginlik bu görüşme sonrası yaşandı. Arınç, “Muhteşem”in zaten zayıflayan sinirlerini taa Amerikalarda bozdu. Fethullah Gülen Hoca’yı Tayyip Erdoğan’a karşı yumuşatmayı başaramayan Bülent Arınç, Gülen’in eleştirilerini peş peşe sıralayıp bir de “Gülen, bundan sonra Ergenekon ve benzeri davalarda arkanızda değiliz mesajı verdi” demesin mi?..

Üstüne üstlük Bülent Arınç hafifçe de olsa Fethullah Gülen’i destekler tarzda konuşmaz mı?..

Duruma çok bozulan “Muhteşem” yaban ellerde gürültü patırtı olmasın diye dişlerini gıcırdattı ama hoşnutsuzluğunu da Arınç’a açık seçik belli etti.

Türkiye’ye dönüldü. Gezi eylemleri patlak verdi. “Muhteşem” (perde arkasını daha önce yazmıştım) Abdullah Gül-Bülent Arınç organizasyonu ile Kuzey Afrika yolculuğuna çıkarıldı. Arınç ,Gül ile görüşüp “özür” açıklaması yaptı. “Muhteşem” bu sefer de taa Afrikalarda bu işe çok bozuldu. Telefona sarıldı (detayları medyada çıktığı için girmeyeceğim) Bülent Arınç’a ağır konuştu. Taraflar, bu işler telefonda halledilmez kaidesinden hareketle hesaplaşmayı Ankara’ya bıraktı.

Melih Gökçek’in yeniden belediye başkanlığı adaylığı müjdesine nail olmasına sebep olan Ankara karşılamasının ardından ve de Bakanlar Kurulu toplantısının öncesinde Bülent Arınç, “Muhteşem”in odasına davet edildi. Görüşme baş başa yapıldı. “Muhteşem” çok sinirliydi, karşısında yıllarca “abi” diye hitap ettiği parti büyüğü vardı. “Ben size özür dilemeniz için mi vekalet bıraktım. Açıklamanız hiç doğru olmadı” dedi. Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmeyi de anlatarak havanın yumuşatılması gereği üzerinde durdu. “Muhteşem” daha da sinirlendi ve belki de ilk defa “Bülent abi” demedi ve “Bak Bülent Bey” diye hitap ederek, “Bu eylemler uluslararası güçlerin organizasyonu. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Özür dileyince bitmeyeceğini siz de çok iyi biliyorsunuz. Değil siz, bütün Bakanlar Kurulu üyeleri birarada özür dilese gene de bitmezdi. Ben çıkıp özür dilesem bitmezdi. Çok hatalı bir iş yaptınız” dedi.

Görüşmenin en gerildiği anlardan biri de Bülent Arınç yumuşama ve özrü savunurken, Fethullah Gülen’i referans göstermesi oldu. Arınç, Gülen’in eleştiri ve tavsiyelerine dikkat çekince “Muhteşem” den bugüne kadar görmediği tepkiyi gördü;

“Onun aklı doğru bizimki mi yanlış? Bana akıl mı öğretiyorsunuz? Bırakın yahu!.. Görüşme bitmiştir Bülent bey!..”

Bülent Arınç odadan çıktığında hiçbir şey olmamış gibi yapıyordu ama ta dışarılara kadar çıkan seslerden ve hararetten şiddetli kavganın etkileri yüzünden okunuyordu.

Bu görüşmenin ardından Bülent Arınç partide sıkıntılı olan ve üç dönem şartına takılan bir grup milletvekili ile bir araya gelip durum değerlendirmesi yaptı. Tüzükteki üç dönem şartından dolayı önümüzdeki seçim aday olamayacak AKP’li mebusların sıkıntıları ve siyasete devam etme istekleri Başbakan’a iletilmesi için Arınç’a aktarıldı.

AKP’nin üç büyüklerinden Bülent Arınç talepleri dinledi ve tekrar görüşmek üzere Başbakanlığın yolunu tuttu. “Muhteşem” ile Arınç yine baş başa bir araya geldi. Bu sefer sazı eline alan isim Bülent Arınç’tı;

“Tayyip Bey, partimizde 3 dönem şartına takılan 80 civarında milletvekili var. Bunlar şu anki gidişattan dolayı çok sıkıntıdalar. Üç dönem şartında değişikliğe gidilmesini istiyorlar. Partimizin selameti için bu seslere kulak vermeniz lazım” dedi.
Bu sözleri duyan “Muhteşem” in gene tepesi attı, “Olmaz daha önce de söylemiştim” diye cevap verdi. Arınç ısrar etti, “Bu isimlerin çoğu partimizin ve de siyasetin mihenk taşları olan isimler. İstifa etmeleri çok büyük sarsıntıya sebep olur. Başka bir parti kurarlarsa da çok büyük zarar görürüz” şeklinde sözlerle “Muhteşem”i yumuşatmaya çalıştı. “Muhteşem”, “Bunlar bugünün konusu değil daha sonra konuşuruz” diyip yine görüşmeyi sonlandırdı.

Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu’nun Başbakanlık koridorlarından duyduğu “istifa” sesleri bu görüşmede dillendirilenlerden dolayı olabilir!.. “Sen, ikili görüşmelerin içeriğini nasıl alabildin?” derseniz..

Meslek sırrı. Söyleyemem!..

Sadece, gelişmeleri çok dikkatle takip etmenizi tavsiye edebilirim..

Ha! Bu arada özür dilerim, az kalsın önemli bir kavgayı daha sizlere aktarmayı unutuyordum.
Bu son gerçekleşeni..

“Muhteşem” ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay arasında yaşananı!..

Milli Eğitim, Sağlık Bakanlığı gibi kurumların eylemlere katılanları tek tek araştırdığını biliyorsunuz. AKP kaynaklarının verdiği bilgiye göre; Hükümet sadece İstanbul’da bin 300 seksen civarında kamu personelinin eylemlere katıldığını belgeledi.

“Muhteşem”, Beşir Atalay’dan bunların işlerine son verilmesini istedi. Beşir Atalay da bu talimata yarım ağızla karşı çıkar gibi yapıp “Efendim gerekçesini nasıl açıklayacağız” diye sorunca “Muhteşem”den “Gerekçesini de siz bulun. Dediğimi yapın” cevabı aldı.

BBC’den Gökçek’e sert yanıt


BBC Küresel Haber Dairesi Başkanı Peter Horrocks, Türkiye’de BBC’yi ve çalışanlarını hedef alan kampanyayla ilgili şu açıklamayı yaptı:
”BBC, Türkiye’de yetkililerce sürdürülmekte olan ve BBC’nin güvenilirliğine darbe vurmayı, muhabirlerini de sindirmeyi amaçlayan kampanya nedeniyle büyük kaygı duymaktadır.
Türkiye’deki protestoları izleyen muhabirlerimizden biri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendisine, doğrudan adını anarak sosyal medyada saldırmasının ardından çok sayıda tehdit mesajına hedef olmuştur.
BBC ve bünyesindeki bütün gazeteciler tarafsız ve bağımsız gazetecilik ilkesine bağlıdır.
BBC muhabirlerinin bu şekilde doğrudan hedef alınması kabul edilemez.
BBC’nin yayınları konusunda kurumsallaşmış yorum ve şikâyet mekanizmaları vardır.
Türkiye’deki yetkililere bu mekanizmaları kullanmaları çağrısında bulunuyoruz.” (BBCTürkçe)

En deli en şahane 20 Gezi sloganı

1- KAHROLSUN ‘bağzı’ şeyler.
2- TOMA’lara göğüs geren/İşte benim Zeki Müren.
3- Slogan bulamadım. (Kocaman bir pankarta yazılmış olarak).
4- Çare Drogba.
5- Mustafa Keser’in askerleriyiz.
6- Tüp kaçağını çakmak yakarak kontrol eden bir milleti biber gazıyla korkutamazsınız.
7- İstanbul TOMA’sını seçiyor. (Yeni üretildi... Üç seçenek sunan afişi sanal dünyada bulabilirsiniz).
8- Gaza geldik.
9- Aranızda helikopter kullanmasını bilen var mı? (TOMA’nın karşısına bir iş makinesi çıkarılmasından sonra geldi bu espri).
10- Bazılarının pahalı gaz maskeleri var, üzülüyoruz...
11- Polis kardeş! Gerçekten gözlerimizi yaşartıyorsunuz...
12- Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiye. (İlk günlerde Metin Üstündağ, yani Met-Üst patlattı bunu).
13- Bu biber gazı bir harika dostum... (Buna bağlı olarak “biber gazı oley” ile “Oh biber!” de çıktı).
14- Ay resmen devrim...
15- Biz İzmir’de TOMA’ya tomat deriz.
16- Sıkma demiyorum, hobi olarak yine sık.
17- Gazı kes, öpüjem...
18- Biber gazı cildi güzelleştirir.
19- Filiz, direnelim mi?
20- Haberim yokmuş gibi sık panpa... 

İşte o çok tartışılan dergide yayınlanan yazı

Almanya’nın ciddi haftalık siyasi dergilerinden Der Spiegel’in Türkçe ‘Boyun Eğme’ ve 10 sayfadan oluşan Türkçe Taksim olaylarına ilişkin haberi Almanya’da da geniş ilgi uyandırdı.


Dikkat rahatsız olan var!


Atatürk'ü Seviyorum


Uyanış başladı!


Türkiye’nin dış borcu 27 milyar lira büyüdü

31 Mayıs-24 Haziran arasında dolar ve avrodaki hızlı yükseliş Türkiye’nin 350 milyar doları aşan dış borcunu 27 milyar lira daha büyüttü.

Arınç'tan Gezi Parkı açıklaması


Azıcık biraz




Cindoruk Başbakan'a yeğenim diye seslendi

24 Haziran 2013 Pazartesi 11:03Milli Merkez Oluşumu'nun Kurucu Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Erdoğan'a yeğenim diye seslendi. Hüsamettin Cindoruk, Sanatçı Ayşen Gruda'nın Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak seslendiği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a"Yeğenim sakin ol" sözlerini hatırlatarak, "Başbakan Erdoğan'a diyorum ki; Aman yeğenim, ulusalcılık, Atatürk,Cumhuriyet ve bizimle uğraşma. Var git başka yere ama bizimle uğraşma"dedi.


Kaynak 

Polis BDP’lilere Yalvardı

DİYARBAKIR’da uyuşturucu ve fuhuşa dikkat çekmek amacıyla BDP tarafından düzenlenen yürüyüşte yüzünü kapatan bir grup ile polis arasında yaşanan diyalog, gerginliğe yol açtı. Polis Müdürü, BDP’lilere hitaben...

23 Haziran 2013 Pazar

Dünyanın emekçilerinden direnişle dayanışma, AKP’ye protesto

ITUC 21 ve 22 Haziran günlerinde Türkiye ile dayanışma için dünya çapında eylem çağrısı yaptı. Dünyanın birçok ülkesinde eylemler düzenlendi
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) çağrısıyla dünyanın birçok ülkesinde Türkiye ile dayanışma eylemleri düzenlendi.
  • Barışçıl gösterilere yönelik baskı ve saldırılara son verilsin. Protestocuların taleplerine çözüm üretilsin.
  • Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük ve Mustafa Sarı’nın yaşamını yitirmesinin sorumluları görevden alınsın ve yargılansın.
  • Taksim Meydanı dahil bütün kamusal alanlarda toplantı ve gösteri özgürlüğü sağlansın.
  • Protestolara katılan sendikacıların işten atılmaması güvence altına alınsın.
  • Barışçıl protestolarda gözaltına alınan yurttaşlar serbest bırakılsın.
  • Tutuklu sendikacılar serbest bırakılsın.
  • Grev ve diğer sendikal haklar önündeki engellerin kaldırılsın.
  • Yaralıların gerekli sağlık hizmetini alması sağlansın.
  • Sosyal medya üzerindeki engellemeler durdurulsun.


Sokakta hiçbir şey olmamış gibi göstermek şiddettir!

#duranadam Erdem Gündüz, Taksim'de 8 saat durarak yaptığı eylemi anlattı. Türban eylemi hakkında da konuşan Gündüz, eylemin türbanlıları ti'ye almak için yapıldığı iddiasına kızıyor.

AKP milletvekilleri karakolluk oldu

TBMM’­de ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ne men­sup mil­let­ve­kil­le­ri ara­sın­da sık­ça kav­ga­lar, ha­ka­ret­ler ya­şa­nır. Hat­ta ba­zı­la­rı “a­na-av­ra­t” düm­düz gi­der. AKP To­kat Mil­let­ve­ki­li Ze­yid As­la­n’­ın, CHP’­nin ça­lış­kan, üret­ken Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­e et­ti­ği kü­für­ler bu­nun son en ta­ze ör­ne­ği…
Kaynak

Sevgili dostlar; aslında bugün başka bir konuyu yazacaktım. Gazeteye de öyle söyledim ama baktım ki Mersin saldırısı konusunda haberler yaygınlaşmış, bu olayın aktörü olarak yaşadıklarımı anlatmamanın samimiyetsizlik olacağını düşündüm.

Yazarların kendilerinden söz etmesine karşıyım ama bazen bizzat yazar, haber öznesi olabiliyor. O zaman da yapacak bir şey kalmıyor.

Değerli okurlarım;

Kaç yıldır konserleri bırakmak istememe rağmen bir türlü kesemiyorum çünkü halktan ve özellikle gençlerden gelen istek çok fazla ve bu baskı beni konserlere mecbur kılıyor.

Bunalmış insanların özgürlük, sevda ve direniş şarkıları dinlemeye ihtiyacı var. Bu yüzden devam ediyor konserler.

***


Cuma günü de Mersin’in Mezitli ilçesine gittik. Akşamüstü müzisyen arkadaşlarımla birlikte iki saat ses provası yaptık. Bu sırada bana akşam kullanacağım küçük ve basit soyunma odası gösterdiler. Sonra otele gittik.

Konserimiz akşam 10’da başlayacakmış çünkü önüne -ne gerek varsa- bir İspanyol dans grubu koymuşlar. Alanda 50.000 kişi çoluk çocuk, kadın erkek bizi bekliyor, biz de onları bekliyoruz ama ne yazık ki durabileceğim bir yer yok.

Çünkü bana ayırdıkları oda ağzına kadar eşyayla, giysiyle dolu. Meğer odamı İspanyollara vermişler. O eşyaları çıkarmalarını söyledim çünkü çaresizdim. Bu arada gelen İspanyollar, durumu bilmedikleri için tatsız davranışlarda bulunmaya kalktılar, bizim arkadaşlar bunu engelledi. Ama bu arada sinirlerimiz bozuldu, konser de gecikti. O ruh durumuyla hemen sahneye çıktım; gecikmemin nedenini ve bize yapılan muameleyi anlattım.

50.000 kişi yetkilileri yuhaladı. Sonra mumlarla, ışıklarla, korolarla şenlik gibi geçen konserimizi yaptık. Bu arada bazı belediye görevlileri konser boyunca sahnenin kenarından müzisyen arkadaşlarımıza sözlü saldırılarda bulunup, taciz etmişler.

Ben sahneden ayrılırken ortalık mahşeri kalabalıktı. Bu arada bir kaç kişi arkamdan bana saldırmış. İlçe emniyet amiri de neredeyse uçarak çetebaşının üstüne atlamış ve saldırıyı önlemiş. Bu grubun başındaki saldırgan kişi; Mezitli Belediye Başkanı Uğur Yıldırım’ın şoförü Özgür Çetin’miş. Silah çekti diyenler de var, ben görmedim. Bu kişi daha önce ben yalnızken odaya da girmek istemiş, engellemişler. Girebilseydi kimbilir ne yapacaktı?

Sonra güvenlikçiler, halkın coşku ve sevgi gösterileri arasında bindiğim arabayı çıkarırken bu kişiler saldırmaya devam etmişler.

Bu arada halk bana “Mersin’e küsmeyin, biz sizi çok seviyoruz” diye bağırıyor, camlara vurarak sevgi gösterilerinde bulunuyordu. Ama o grup vahşi bir kurt sürüsü gibi arabaya saldırmaya, içeri girmeye çalışıyordu. 

Sonra otele geldik; Belediye Başkanı Uğur Yıldırım’ı aradım, telefonu kapalıydı. O gece otelin önünde güvenlik tedbirleri alındı.

Ertesi sabah Yıldırım’ı tekrar aradım, “Siz beni aramadınız ama ben hoşçakalın demek istiyorum” dedim ve ekledim: “Emniyet amirinin üstüne atlayarak beni mutlak bir tehlikeden koruduğu saldırgan şahıs, sizin şoförünüz Özgür Çetin’miş.” Başkan nedense pek üstünde durmadı bunun.

***


Bence Özgür Çetin denilen kişi ve yanındakiler araştırılmalı. İsteğim dışında medyaya yansıyan ve belki de yabancı basına geçecek olan saldırının arkasında kimler olduğu, olayı hangi provokatörlerin ne amaçla düzenlediği ortaya çıkarılmalı.

Ben bu tehlikeli provokasyondan kazasız belasız, çizik bile almadan kurtuldum ama belki diğer sanatçılar bu kadar şanslı olmayabilir.

Aman dikkat!

Zülfü Livaneli

22 Haziran 2013 Cumartesi

Gezi Parkı Gerçeği !.

Gezi Parkı eylemlerindeki yöntem ile "Kadife Devrim" ve "Arap Baharı" adı verilen hareketlerde uygulanan yöntemlerin benzerliği dikkati çekiyor.Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan, İran, Venezuela ve Arap Baharı`ndaki halk hareketlerinde oynadıkları rolle dikkatleri üzerine çeken sivil toplum örgütleri ve izledikleri metotlar, Taksim Gezi Parkı`ndaki olayların ardından yeniden gündeme geldi.

Zahid Akman televizyon yayıncılarının başına geçti

Almanya'da 'asrın yolsuzluğu' olarak nitelenen Deniz Feneri e.v davasına adı karışan ve Türkiye'de de aynı konudaki davada yargılanan, eski RTÜK Başkanı Zahit Akman, Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı oldu.

Çıplak kadın tiyatrosu kimin kurgusu?

Gazeteci Ruhat Mengi,”çıplak kadın” olayının tamamen`kurmaca ve organizasyon`olduğu açıklamasında bulundu. Cem TV’de canlı olarak yayınlanan Göksu Öngören’in sunduğu 13.00...

FACEBOOK VE TWİTTER PAYLAŞIMCILARUNIN DİKKATİNE!!

ÇOK ÖNEMLİ... 
BİLİYORSUNUZ AKP, GEZİ PARKI OLAYLARI SONRASI FACEBOOK VE TWİTTER PAYLAŞIMLARI YAPAN İNSANLARI "TESPİT" ETTİK DİYE TEHTİT ETTİ.. LÜTFEN BUNU PAYLAŞIR MISINIZ..
Ümit Kocasakal
Bir avukat açıklaması : 
( paylaştıkları şeyler yüzünden korkutulmaya çalışılanlar için )
2 tweet attığı, sosyal medyada paylaşım yaptığı ya da Gezi'ye direnmeye gittiği için Anayasal Düzene Karşı Suçlardan biriyle müebbetten yargılanacağından korkan arkadaşlar, korkmayın:
-Anayasal düzeni yahut hükumeti YIKMAK amacıyla bir araya gelmiş;
-ORGANİZE ve DEVAMLI bir ÖRGÜTLE;
-CEBİR ve ŞİDDET içerecek bir şey yapmadıysanız sorun yok!
https://www.facebook.com/umitkocasakal1?fref=ts
Allah aşkına tribe girip ana akım medya destekli korku imparatorluğu çarkına su taşımayın! Kendinizi fasulye gibi nimetten saymayın..
Tayyip'i ya da hükumeti,tek tek ya da toplu halde, sanal ortamda ya da sokakta istifaya davet etmek,bunun için gösteri yapmak suç değildir!
KORKMAYIN!
KORKUTMAYIN!
KORKUTANLARA ALET OLMAYIN!

Gökçek’i evinde vurdular

Beyaz TV’de programa konuk olan Melih Gökçek’e çArşı sürprizi.   Oğlu Osman Gökçek’in sahibi olduğu Beyaz TV’de dün gece...

21 Haziran 2013 Cuma

İlk kez Türkçe başlıkla çıkacak

Almanya'da yayımlanan siyasi dergilerinden Der Spiegel'in bu haftaki kapağını Türkiye'deki Gezi Parkı olaylarına ayırarak Türkçe başlıkla çıkacağı bildirildi.

Taraf'ta Mehmet Baransu operasyonu

Kaynak

ECONOMİST'İN İLGİNÇ YORUM: POLİS TAKSİM'İ GERİ ALDI ANCAK NE PAHASINA?

Economist, polisin protestoları bastırmasından sonra Türkiye'nin çoğunda gösterilerin giderek azaldığını belirtiyor.


Tutuklamalar başladı…
Gözaltılar sürüyor…
Sabah karanlıklarında eylemlere katılanların evlerini basıp yataklarından alıp götürüyorlar… Şaşkın ve çaresiz, elleri ayakları titreyerek, kurbanlık kuzu gibi çabucak teslim oluyorlar…

Kaynak